Tek Elle Kopça Çözme
“Kadın”, uzun yıllardır farklı toprakların kültürlerinde olduğu
gibi bizim ülkemizde de konuşulan ve tartışılan bir konu olmuştur.
Özellikle bilim çevrelerinde farklı disiplinler aracılığı ile de
irdelenir durur kadının yeri. Tarih boyunca dünyanın değişik
yerlerinde özgürlüğüne ve haklarına sahip olabilmek için çabalayan
kadın, aslında kimi zaman başarılı da olmuştur.
Belki çoğumuz hala yeterli bulmayabiliriz ama bugüne kadar
Türkiye’de kadın haklarıyla ilgili pek çok çalışma yapıldı. Koruyucu
yasalar oluşturuldu ve sivil toplum örgütleri farklı projelere imza
attılar. Bu projelerden en büyüğü ve kapsamlısıdır belki de
“Kardelenler”. İsimli isimsiz pek çok kahraman, küçük kız
çocuklarının okuyabilmesi ve “insan” yerine konması için maddi
manevi tüm varlıklarını ortaya koydular. Onların hepsi, heykeli
dikilecek kadındı ve heykeli de dikildi çok azının -daha çok kısa
bir süre önce kaybettiğimiz Türkan Saylan gibi.
Tabii ki tüm bu iyiye gidişlerin zaman zaman geriye dönüşleri de
olmadı değil. Başı kesilerek çöp kutusuna atılan bir genç kızın
ölümünden bir namus hikayesi yaratmak gibi. İstanbul Eski Emniyet
Müdürü Celalettin Cerrah’ın gazetelere manşet, köşe yazılarına konu
olan yorumlarını herkes hatırlayacaktır. Yeni yılı kutlamak için
biraraya gelen gençlerin doğalgaz kaçağı nedeniyle zehirlenerek can
verdiği o acı olayda da, dönemin Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ Genel
Müdürü Veysel Karani Demir için önemli olan gencecik kayıplar değil,
onların sözde yarıçıplak bedenleriydi. Aslında çok tanıdıktır bu
hikaye; hani tecavüze uğrayan kadınların mağdur değil de suçlu
olduğu ve tecavüz nedeninin mini etek ya da dar pantolonda arandığı
o trajikomik ama “klasik” hikaye. Eh ne de olsa “kızını dövmeyen
dizini döver” ya da “kendi başına bırakılan ya davulcuya ya
zurnacıya” bizim ükemizde.
Peki, her şeye rağmen toplumdaki öneminin ve yerinin altını çizmeyi
başaran ve bu onurlu başarısının keyfini de süren kadın şimdi ne
yapıyor?
Kadın, televizyon programlarında kendisine “eş” arıyor ve hatta bu
uğurda takla bile atıyor. Kadın “Ah Be Güzelim” yarışma programında
yer alıyor ve ilköğretim öğrencileri için bile kolay olacak soruları
bilemeyerek insanları eğlendiriyor. İşin daha da vahim yanı, bu
programın sunuculuğunu aslında birçoğumuza örnek olabilecek bir
diğer kadın, Hale Caneroğlu, yapıyor.
Bu aralar müzik kanallarında ve radyolarda klibini izleme ve dinleme
şansınız olan bir şarkı var. Hareketli bir müziği olan bu şarkıyı,
sözlerini de kendisi yazan Özgün seslendiriyor. Ve bakın o sözlerde
ne diyor: “...Kız zilli / Hatun şöhretli ama ben kalender meşrebim /
Yemesi zor ama ben işimi bilirim / Tek elle kopça çözüp öpmeyi de
bilirim / Bu kız zilli fakat ben yola getiririm...”
Ve kadın, eğlence mekanlarında bu şarkıyla fıkır fıkır dans ediyor.
Peki bu kimin ayıbı? O ya da bu, kim olduğu fark etmez ama bir
gerçek var ki o da şu: Kadının kadına yaptığını başka hiçkimse
yapmıyor.
Şehirde ya da köyde; sokakta ya da evde; kadının yeri nerde?
Yüzyıllardır sorulan sorunun yanıtı bugünlerde çok aşikar. Kadın,
tek elle çözülen kopçanın terelellisinde.